BU ADAMIN BİZİM İÇİMİZDEN  NASIL ÇIKTIĞINI HÂLÂ ANLAYAMIYORUM!..

YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ…

Prof. Dr. Tolga Yarman, CHP Kurultay Onur Üyesi

Doktorami dünyanın bir numarası olarak tasnif edilen mühendislik okulunda bitirince,  önüme serilen kirmizi halilari elimin tersiyle itip, çocukluğumdan beri geliştirdiğim kilitlenmislikle, koşa koşa, buraya dönmüştüm… O kadar böyle ki, gerek doktoram sırasında ABD’de, gerekse ondan once universite öğrenimin sirasında Fransa’da, ondan da önce, taa ilkolukdan başlayarak lisemde, bir Cumhuriyet genci olarak bilenmiş, yakın tarihimize, hemen her birimiz gibi,  zonklamalarla zihin yora yora, sevdalanmıştım… Her ne kadar Hubble Telekopu’nun gözüyle kâinatin seyrine dalmaya tarifsiz biçimde cezbolmuş olsam da,  neticede, topraklarımızın ve göreneklerimizin bir cocuğuydum… Yakın tarihimizi deşiyor, Gazi’yi ve silah arkadaşlarını yol boyu, anlamaya çalışıyordum… Edindiğim her yeni bilgiyle, Onlar, gözümde daha da devleştiler…

Yurda her dönüşte hem büyük bir sevinç hem büyük bir şok yaşardım. Uçak, Yeşilköy’e, karanlikta inmişse, içimi ilk burkan, “aydinlatmanin yoksulluğu” olurdu… Kalkınmışlığın önemli bir göstergesi, enerj tüketimidir. Bir baş parmak kurali, buradan Avrupa’nin ileri ülkelerine gitmeniz halinde kişi başına düşen enerji tüketiminin bizimkinin 5 katı, ABD’ye gitmeniz halinde ise, 10 katı olduğunu, işaret eder.  Yani Istanbul, geceleri, Paris’ten, Berlin’den, beş kat daha karanlıktır… Boston’dan, New York’tan ise, on kat…

Yurda donuslerimde, içinde büyüdüğüm ve beni bağrına basan fikrî çevre, bana hem sığınak hem kamçı olurdu. En başta ise, gürül gürül ışık…

Yıl demek ki, 1972…

Atatürk’ün Kadro hareketinin önde gelen isimlerinden Vedat Nedim Tör, bahsettiğim çevrenin bir yildiziydi… 75. Yaş Jübilesi’nde, “Kadro hareketine” katkilarini anlatırken, bir ara, eliyle arkasındaki Atatürk resmini işaret ederek ve piril piril bir natikayla, şöyle dedi:

– BU ADAMIN BİZİM İÇİMİZDEN  NASIL ÇIKTIĞINI HÂLÂ ANLAYAMIYORUM!..

Söz, “deli gerilimli bir elektrik” gibi, çarpmıştı, herkesi, beni de…

**

Yıl şimdi 2020… Bugünler 1922, Büyük Taarruz Günleri… Zafer, bir karış mesafede…

“Mucize” sanki… Anlamamız, anlatmamız, yaşatmamız gerek, o destanı…  Gazi’nin, bize biçtiği Birinci Vazife’dir, bu!..

Neyi anlayacağız pekiyi?

En önce şunu:

– Gazi’nin “Yurtta barış dünyada barış”, sözü, bizim bin yıllık tarihimizin bıçkın bir özetidir. Bin yilda, o oldu, bu oldu, ikibin kilometre ilerledik, bin kilometre geriledik, burası Anayurdumuz… Çanakkale’den geçemediğiniz halde, yurdumuz, istila etmeye yeltendiniz … Yedi düvele karşı kurtuluş savaşı verdik… Alayınızı topraklarımızdan sürdük, denize döktük… Bugün kimsenin bir karış toprağında gözümüz yok, ancak bir daha bize yan bakacak olursanız, ananızdan emdiğiniz sütü, burnunuzdan getiririz…

Budur, “Yurtta varış, cihanda barış”, sözünün anlamı…

Bunun vidalarıyla civatalarıyla oynamaya kalkarsaniz, altinda kalirsiniz…

**

Zafer Bayramımız kutlu olsun!..

Gönül dolusu sevgiler, saygılar..

T. Yarman

Comments are closed.